Yerli Araç Kullan, TÜRKİYE Kazansın.Vatandaşımız KAZANSIN

Devrim ve Anadol. 2011

Son günlerde, başta Sanayi ve Ticaret Bakanımız Nihat Ergün olmak üzere Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan yerli bir markaya sahip yerli  otomobil üretilmesini sık sık gündeme getiriyorlar.

En son olarakta Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) 
41. Genel Kurulu’nda Başbakanımız iş adamlarına yerli otomobil üretmelerini
önerdi..

Bir forum sitesinde 
NEDEN YERLİ OTOMOBİL ÜRETMİYORUZ? 

başlığına yazdığım yazılardan bir tanesini de kısaltarak bu konuyla ilgili 
olarak buraya ekliyorum.


 07 Ksm 2006


15:21 ) tarihinde yazdığım yorumda İskender Aruoba'nın iki yazısından  da alıntılar yapmıştım.



İskender Bey'in yazısında bizzat yaşadıkları ve bilgi birikimi var.
---------
_Otomobil dahil herhangi bir fabrika kurarken karşılaşılan zorluklar neler?

_1970 - 75 lerde ANSA adıyla özellikle pikap üretilmesi düşünülen projeler,

Toyota Yaris gibi yatırımlar neden gerçekleşmedi? 
Düşünmek lazım.

___________________
''Halktan para toplamak serbest pazar ekonomisine geçtiğimiz dönemlerde başladı. Milli sermayeyi yatırıma dönüştürmenin en kolay yolu. Ben, 1980'de Güneş Sigorta'nın bir yan kuruluşu olan Güneş Otomotiv A.Ş.'yi kurdum. Gn. Md. Ömer Bey ve beni bu işe sokan Gn. Md. Yardımcısı, aziz dostum (rahmetli) Emre Omur'u zaman içinde 'Bir yerli otomobil üretimi' için kandırdım. Çalışmalara başladık. İtalya'nın Beinasco şehrinde otomobil desinatörleri ile (Bertone, Pininfarina vs.) görüştüm. Sonunda, Micholetti en iyi fiyatı verdi. Ekonomik Bir motor ve şanzıman için Avrupalı bazı şirketler ile ön anlaşma yaptık. Ortaya D 500 kod adlı küçük bir aile otomobili çıktı. Şaşırtıcı derecede ucuza mal oluyordu. Sermayenin bir bölümünü Almanya'da otomobil fabrikalarındaki Türk işçilerinden alalım diye plan yaptım. Gazetelerde söyleşi yaptık, planları anlattım. İki gün sonra, Almanya'dan telefon ve mektup yağmaya başladı. Gurbetteki vatandaşlarımız, fabrika için gerekli paranın belki 10 mislini yatırmak istediler. Birisi şirkete bir bavul içinde mark'lar ile geldi. 18 yıl Stuttgard'da bir otomobil fabrikasında çalışmış; "boyahaneyi bana bırakın" dedi Güneş Sigorta'nın patronu durumunda olan Vakıflar Bankası yönetim kurulundaki emekli bürokratlar korktular. Proje yattı. Ben de Güneş Otomotiv'den ayrıldım. 
Bu olayların olmasından 17 yıl sonra Çin'de Yin Tongyao ve Zhou Biren isimli mühendisler, Anhui eyaleti'nin yatırım bankasına, Chery Automobile Co. Ltd.şirketini kurdurdular. Çin, endüstriyel gelişim yatırımı için eyalet yerel yönetimlerine yetki vermiş, ülkede bir endüstrileşme hamlesi başlamıştı. Yerel idareler zaten yapılması gereken yatırımları yönetecek adam arıyordu. Ana gaye kârlı üretim şirketleri kurmak ve Çinli tarım işçisini endüstri işçisi yapmaktı. Yönetim kuruluna torpille adam koyup, siyasi getirim elde etmek olası değildi. Zaten sistem, kâra geçen şirketi bölüm bölüm çalışanlarına satıp, sonunda ortadan kaybolma üzerine kurulmuştu. Bu şirket kuruldu. Bu iki mühendis planlarını yaptılar ve yerel yönetimin tayin ettiği yönetim kuruluna kabul ettirdiler ve İtalya'ya gidip Bertone'ye bir küçük aile otomobili çizdirdiler. Avrupa, Japon ve Kore şirketlerinden teknoloji aldılar ve Chery marka otomobilleri yapmaya, birkaç yıl sonra, komşumuz Suriye başta olmak üzere ihraç etmeye de başladılar. Yönetim, (üstelik komünist!) bu insanlardan 'iki pul bir ilmühaber!' filan istemedi. Başardılar. 
.... 
1953 yılında Trafik Kanunu çıktı. 56'da Tuzla Cip (Jeep) fabrikası kuruldu. Siyah-beyaz Türk filmlerinde üstünde yağlı boya ile 'polis' yazılı Cipler filmin sonunda sökün eder, içinden 'kısmi siyasiden komser mavini Cevat' atlar, böylece 'esas çocuk ile kız' kurtarılır, fonda Kızkulesi görünürken, kız, esas cocuğa sevinç gözyaşları ile "Seni sonsuza kadar seveceğim Tarık" der, titrek bir 'Son' yazısı ile film biterdi. O yıllarda çarpık çurpuk şekilli Fiat'lar Peugeot'lar görülmeye başladı. Opel Record'ları farklı renkli kapıları ile sanki yeni bir modaya öncülük ederlerdi. 
Daha sonra ihtilal oldu, Devrim yapıldı; Ahmet Sahap ile resmi geçide görmeye gittik. Tam önümüzde benzini bitti. Epeyce telaş ve sıkıntı olduydu. "Biz Türkler üretici insanlar olmamıza rağmen, pek organize değiliz galiba" diye düşünmüştüm. 65'te Fransa'da Antibe'de ilk Otomobil Pist yarışına girdim. Daha sonra Anadol çıktı; Cengiz ile birlikte 1968'de bir Anadol ile İran, Pakistan, Kenya, Uganda, Ruanda, Burundi, Tanzania, Zambia, Habeşistan,Sudan,Mısır, Kuzey Afrika ve Avrupa'yı gezdik. 6 ayda 30 bin kilometre yaptık. Aynı yıl ülkenin ilk FIA kurallı Trakya Rallisi'ne girdik. 1971 yılında Kayhan Kantarcı ile bir Murat 124'ü ilk olarak biz hazırladık ve Ege Rallisi'nde kullandık. Rahmetli Okan Özmutlu ile 1974 yılında Paris-Dakar parkurunun ilk kullanıldığı Londra-Sahra-Münih Rallisi'ne Anadol STC ile girdik. 
Aynı yıl Oyak-Renault Otomobil Fab. A.Ş.'de çalışmaya başladım. 
Renault 12 station tavanı basabilecek büyüklükteki pres atölyesinin kuruluşuna çok emeğim geçti. Ülkedeki yan sanayinin gelişmesinde faydalı oldum. 1977 yılında Milli Ekipler klasmanında Londra-Sydney Rallisi'ne katılan Türk ekibine kaptanlık ettim. Birinci olduk. Oyak-Renault'dan ayrıldıktan sonra Güneş Otomotiv A.Ş.'yi kurdum. Ekonomik bir 'şehir otomobili' yapmaya gayret ettik; organizasyonu beceremedik. Daha sonra ülkeden ilk otomobil fabrikalarının montaj hatlarına (OEM) Türk otomobil yan endüstrisinin parçalarını Romanya'da İran'da Mısır'da ihraç ettik. Kaan A.Ş. ile Yugoslav Zastava şirketinin Türkiye distribütörlüğünü yaptık. Meşhur Fiço'yu (delikanlı) hem ülkeye ithal ettik (İtalyanların Topolino dediği araba) hem de ortak üretim için anlaşmalar imzaladık ama uluslararası 'ekonomi-politik'e yenik düştük. Tam Bodrum'da balık çiftliğinin başına gidiyordum ki GM Türkiye Ltd. (Daha sonra Opel Türkiye Ltd.; sonra yine GM Türkiye Ltd.) otomobil sporu temelli bir pazarlama şirketi kurmamı ve yönetmemi teklif etti. Kabul ettim ve tam 11 yıl yönettim. 2004 yılında ayrıldım ve TOMSFED başkan adayı oldum. Bu defa iç politika yüzünden seçilemedim. Geriye dönüp bakınca, Türk otomobili ile bir ömür geçirmiş olduğumu görüyorum. Ne ben buralara kolay geldim, ne de bugün yılda 750 binlere varan miktarda vasıta satan, ihracatta önde giden sektörlerden biri haline gelen Türk otomobil endüstrisi. Sektör, hem üreten yan sanayi ile, hem satan bayi teşkilatları ile tüm ülkeyi sarmış vaziyette. 
.... 


Kaynak,İskende Arıoba 


http://www.iskenderaruoba.com 
http://www.radikal.com.tr/yazar_arsiv.php?yazarno=156&ek=&tarih=07/11/2006&sonuc_sayfasi=0 ''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız Bizim İçin Değerlidir..